tevrat.xp3.biz incil.xp3.biz kuranikerim.xp3.biz (Ateist'in Günlüğü)



Maneviyat Kütüphanesi

Bu kütüphane kimin için?

Hemen herkes için; özellikle de “ Ben Müslümanım ” diyenler için.

1. Kafası karışık, neyin ne olduğunu anlamaya çalışan, ama bir türlü işin içinden çıkamayanlar için.

2. a) Tüm kalbiyle inanmış, ama inandığı dinde kabul etmekte zorlandığı, anlam veremediği kuralları sorgulamak isteyen, ama sorgulamasına izin verilmediği için bu kurallar içinde boğulan insanlar için.

    b) İnandığı dinine koşulsuz kapılmış, sorgulamayı kabul etmeyen, köktenci ve reddiyeci olanlar için... ki onun inançlarına itiraz edenlerin neleri ileri sürdüğünü görüp en azından bir savunma çabasına girebilmeleri için. Savunmaya çalıştığı akıl almaz inançlarının savunulmasının mümkün olmadığını kendisinin de görüp körü körüne inandığını kabul etmesi için.

        Belki bu şekilde en azından kendisini sorgulamaya başlayabilir.

3. Herhangi bir dini ya da inancı kabul etmeyenler ki yanılmadıklarını kanıtlarıyla görebilsinler.


Nereden başlamalı?

Öncelikle bu sayfayı baştan sona bir okuyun. Bu size bir yol gösterecektir.
Devamında okuyacağınız bir iki kitap konuyu anlamanız için yeterli olacaktır.  
Her şeyi okumak istiyorum derseniz kaynaklara ait bilgi ve linkleri yine bu sayfalarda bulacaksınız.

(Linklerden ulaşacağınız e-kitapları düğmesini kullanarak bilgisayarınıza kaydedebilirsiniz.)


Önce prensipte anlaşalım:

Bir
Bir tanrının varlığı ya da yokluğu konusunda kimsenin kimseye herhangi bir kanıt sunması olasılığı yoktur.  
Dolayısıyla “bir tanrı vardır” ya da “bir tanrı yoktur” diyemeyiz.

Yani sıfır noktasında hepimiz bilinemezci (agnostik) olmak zorundayız.  

İki
“Bir tanrının var olduğuna inanan biri” için “bir tanrının varlığı” gerçektir.
“Bir tanrının olmadığına inanan biri” için de “bir tanrının olmadığı” gerçektir.
Herkes kendi algısı doğrultusunda kendi gerçeğine inanır, kendi gerçeğini yaşar.
Kimsenin kimseye “benim gerçeğim ‘gerçek’ gerçektir” demesi mümkün değildir.

Bununla birlikte herhangi biri bu konuda şunu diyebilir: “Ben buna inanıyorum, bu benim inancımdır, herkes için geçerli olmayabilir, ama benim inancıma göre gerçek budur.”

Not :  
Bu noktada “Tanrı’nın tanımı” önemlidir.
Burada temel olarak dinlerin yarattığı ve dualara karşılık veren ( teistik ) Tanrı’yı ele alıyoruz.
İnsanların günlük hayatını etkilemeyen, zararsız tanrı inançları konumuz dışındadır. Örneğin “fizik kurallarını yaratıp başka hiçbir şeye karışmayan ( deistik ) Tanrı” inancı, “tüm evreni ve içindekileri de kapsayan ( panteistik ) Tanrı” inancı ya da bilimsel çalışmalarla kanıtlanmak üzere olduğu söylenen “Tanrı Parçacıkları” konumuz dışındadır.

Üç
Teistik   (dualara karşılık veren) bir tanrı konusunda daha somut bir tartışma yapmak ve “ teistik   bir tanrının olamayacağı”nı   kanıtlamak mümkündür. Yeryüzündeki adaletsizlik bunun kanıtıdır. Afrika’da açlıktan ölen çocuklar ya da yoğun olarak “inanmış” insanların bulunduğu bölgelerdeki doğal afetler, yoksulluk ve sefalet buna birer örnek olabilir.  
Bununla birlikte “inanmış” kişiler “bu bir imtihan, ölenler gerçekte inanmamıştı vb” detay inançları nedeniyle bu tür kanıtları kanıt saymayabilir ya da bazıları “kendi bireysel arzularının gerçekleşmiş
 olması”nı   güçlü bir kanıt sayabilir. Dolayısıyla bu noktada da “inanmış” için “ teistik   tanrı vardır”, ateist biri için “ teistik   bir tanrı yoktur” sonuçlarını yine “inanç” sayıp kendi gerçekleri olarak kabul edebiliriz. Ama hala herkesin, tüm evrenin, “sıfır  noktası”nın   gerçeğidir diyemeyiz.  

Bu temel prensiplerde anlaştıysak ;
ateist , deist ya da agnostikseniz ya da  teist   ama dinsizseniz (yani dinleri ve kitapları kabul etmiyorsanız), kısaca günlük hayata müdahale eden inançlarınız yoksa sorun yok, devam edip etmemekte serbestsiniz.
Ama  teistseniz , yani dualara karşılık veren bir tanrıya inanıyor ve hatta dinler ve tanrı sözü olduğu söylenen kitaplara inanıyorsanız sizinle konuya devam etmek istiyorum.

Kutsal kitaplara geçmeden önce   iki konuya kısaca değinelim .


Din nedir, inanç nedir?

Din toplumsal bir olgudur .   Özellikle bugünkü üç ana din (Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam) toplumun yapısını düzenleyen sistemlerdir. İnananların Tanrı’nın tarafında, inanmayanların Tanrı’nın karşısında olduğunu iddia eden bir tür siyasettir.  
Tabi bu siyaseti yürüten “Tanrı” değil, onun “elçileri” olduğunu iddia edenler ve çıkar sahipleridir.

İnanç bireysel bir olgudur .   Herhangi birinin herhangi bir konuda herhangi bir inancı olabilir.
Bununla birlikte bu inancın içeriği “bireysel” ya da “toplumsal” olabilir.
Bu inançlar bireysel ya da toplumsal açıdan “yararlı”, “zararlı” ya da “zararsız” olabilir.  
Yararlı ya da zararsız inanç ve ibadetler genellikle sorun teşkil etmez.

Çağdaş toplumlarda ve çağdaş hukuk sistemlerinde bireyin sadece kendisine zarar verdiği inanç ve ibadetlere de izin verilmez. Ancak inanç özgürlüğüyle çelişmemek adına tamamen engellenmez.  
Toplumsal açıdan zararlı olan inanç ve ibadetlere ise çağdaş hukuk sistemlerinde kesinlikle izin verilmez.

Dini inanç toplumsal bir olgu, bir tür siyasettir .   Ancak geniş halk kitleleri bu inançları benimsediği için tamamen engellenmeleri mümkün değildir. Bu nedenle sadece toplumsal açıdan zararlı inanç ve ibadetler (katı şeriat kuralları, öldürme, recmetme, el kesme vb) engellenir, diğer inanç ve ibadetlere izin verilir.


Dinler nasıl oluştu?

Tarım Devrimi ve Kölelik :  
Zamanımızdan 12.000 yıl önce Neolitik Çağ’da insanlık tarım devrimini gerçekleştirdi ve yerleşik düzene geçti.  
Büyük sulama tarımına geçildikten sonra toprağın işlenmesi için büyük emek gücüne ihtiyaç vardı ve buna çare olarak kölelik sistemi başladı. Toplumlarda yöneten ve yönetilen sınıflar   oluştu.  
İnsanları köleleştirmek (kullaştırmak) için Sümerlerde tanrılar, cennet ve cehennem mitosları yaratıldı.

(bkz. Alâeddin Şenel,   Kemirgenlerden Sömürgenlere İNSANLIK TARİHİ   s.265, s.363-367, s.397-426)

Tek Tanrılı Dinler :  
Sonradan bu tanrılardan sadece biri (Güneş Tanrısı) yaratıcı tanrı sayılıp diğerleri melek (ve şeytan) tanımıyla sonraki dinlere geçti. Böylece tek tanrılı dinlere geçilmiş ama çok tanrılı dinlerin sistemi aynen uygulanmaya devam edilmiş oldu.

İlk tek tanrılı dinin Yahudilik olduğu sanılır, oysa Tevrat’ta tam bir tektanrıcılık görülmez. Tektanrıcılığın asıl kaynağı  Yahudiliğe ve İslam’a da kaynak olan Zerdüştlüktür . Hatta Tevrat’ta ahiret inancı ile ilgili bilgi yoktur. Zerdüştlük’te vardı.

Sümerlerin tanrıları Tevrat’a ve Kur’an’a yaratıcı tanrı ve melekler olarak geçerken, yine Sümerlerin Hammurabi kanunları gibi günlük yaşamla ilgili kuralları da “ tanrı emri ” olarak geçmiştir.

(bkz. Arif Tekin,   Sümerlerden İslam'a Kutsal Kitaplar ve Dinler ,  pdf -s.45-46)

Yaratılış ve Tufan Efsaneleri :
Sümerlerin Enuma Eliş yaratılış destanı Tevrat’a ve Kur’an’a   Âdem’in yaratılış hikâyesi  olarak , yine Sümerlerin ölümsüzlüğü arayan Gılgamış destanındaki Ziusudra’nın (Asur’da Utanapiştim’in) hikâyesi   Nuh Tufanı hikâyesi olarak bugünkü dinlere geçmiştir .

( (bkz. Alâeddin Şenel,   age , s.414-420;

    Arif Tekin,   age ,  pdf -s.57-58;

    Muazzez İlmiye Çığ,   Kuran, İncil ve Tevrat’ın Sumerdeki Kökeni ,  pdf -s.35-40;

   ayrıca   bkz. Muazzez İlmiye Çığ,   Gilgameş-Tarihte İlk Kral Kahraman )

Akıl ve İman :  
Tevrat ve İncil’e bakıldığı zaman göklerin, yerin, canlıların ve insanların yaratılışı İ.Ö. 4004 yılında başlamış ve 6 gün sürmüştür.

Buna göre   evren   ve   ilk insan Âdem 6020 yaşındadır . İslam âlimlerinin görüşü ise 6 ile 10 bin yıl arasında değişmektedir. (bkz. Alâeddin Şenel,   age , s.36)

Oysa bugün hepimiz biliyoruz ki evren 13,7 milyar yaşındadır .

Ayrıca ;

-ilk insanımsılar ( Hominoidler )   20 milyon yıl önce ,

-ilk insan ( Homo ) ve onun ilk türü ( Homo  Habilis )   3 milyon yıl önce ,

-ilk düşünen (belki konuşan) insan türü ( Homo  sapiens ) türü   1 milyon yıl önce ,

-Çağdaş tipte düşünen ilk insan (Modern  Homo  sapiens )   200 bin yıl önce

yaşamışlardır . ( bkz. Alâeddin Şenel,   age , s.15)

Çok açıktır ki dinler toplumların yönetici kesimlerinin (Kralların, Kabile Reislerinin) “ ben tanrı’nın elçisiyim ” diyerek halkı yönetmek için yarattıkları birer mitostur.

Bugün artık biliniyor ki Sümerlerden sonraki süreçte ortaya çıkan   oruç ibadeti   15 gün gözden kaybolan “ Ay Tanrısı ”na tapınma,   namaz ibadeti   de en büyük tanrı olan “ Güneş Tanrısı ”na tapınma eylemleridir.

  Allah ” sözcüğü “ Ay Tanrısı ” anlamına gelen “ İlah ” sözcüğünden türemiştir.

Bu kısa açıklamalardan sonra   şimdi Kutsal Kitaplara geçelim .


Kur’an’ı  okumadan önce


a)     Kur’an , içeriğinin büyük çoğunluğunu Tevrat’tan,  Sabiilikten , Zerdüştilikten, İslam öncesi Arap şairlerinden ve diğer peygamber adaylarından almıştır.

b)    Elif Lam Mim gibi sure başlarındaki anlamsız harf ve cümleler Muhammed’den önce yaşamış olan dönemin ünlü şairi  Ümeyye   B.  Ebi  Salt’ın   şiirlerinde de vardı.

        (bkz. Arif Tekin,   Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın Kökeni -2) ,  pdf -s.43-46)

c)     Yine  Kur’an’daki   birçok cümle birebir aynı kalıpla dönemin şairlerinden Kuss bin Saide’nin şiirlerinden alınmıştır. Hatta hadislerde Muhammed bunu bizzat kendisi söylüyor.

        (bkz. Arif Tekin,   age ,  pdf -s.46-50)

d)    Kur’an’ın   ilk 90 suresi Mekke’de oluşturulmuştur ve genelde Allah, Melekler, Cennet, Cehennem, Kıyamet, kısacası Korku ve Umut temalarını ve Tevrat’tan özellikle Musa-Firavun, Nuh,  Lut   ve Yusuf peygamber hikâyelerini içerir. Kur’an’ın %70’i bunlardan oluşur.

e)     Kur’an’da   16 yerde “ Biz Kur’an’ı  iyice anlayasınız diye apaçık Arapça indirdik ” diyor.

        Oysa inançların temelini oluşturan “ ALLAH ”, “ KİTAP ”, “ AYET ” ve “ CENNET , CEHENNEM ” gibi “ ÖTE DÜNYA ” ile ilgili kelimeler hep başka dilden alınmıştır. Çünkü kaynak o dilde anlatılan/yazılan hikâyedir.

f)     Çoğu İslam âlimi  Kur’an’da   yüzden fazla yabancı kelime olduğunu bunların İbranice, Süryanice/Aramice , Farsça/Pehlevice Habeşçe , Nebatice, Berberice/Kıptice , Rumca/Yunanca, Hintçe, Himyerice   (güney Arap bölgesi dili),   Mağrip   (kuzeybatı Afrika bölgesi dilleri) ve diğer dillerden geldiğini yazıyor.

g)    Kahire Şarkiyat Enstitüsü Sami Dilleri profesörlerinden Arthur  Jeffery   (1893-1959) Kur’an’daki 320 kelimenin Arapça olmadığını/çeşitli dillerden geldiğini yazmış.

        (bkz. Arif Tekin,   age ,  pdf -s.265-302)

h)    Sonraki sureler Medine’de oluşturulmuştur ve genelde Muhammed’in başta Halife Ömer olmak üzere diğer ileri gelenlerle birlikte halkı yönetmek için koyduğu kurallardan ve o dönem yaşanan savaşlar gibi, Ifk  olayı gibi, Ebu Leheb  olayı gibi o dönemin günlük hayatında yaşanan olaylar ve (güya) Allah’ın bu olaylar hakkındaki görüşlerinden oluşmakta ve inananların günlük hayatını etkileyecek katı kurallar getirmektedir.

i)     Muhammed döneminde  Kur’an   kitap halinde değildi. Ölümünden sonra herkeste farklı bir  Kur’an   vardı. Halife Osman   kitap haline getirmeye karar verdi. İki şahit getiren herkesten ayetler topladı.  Muhammed'in karılarından Hafsa’nın mushafını da alıp son halini verdi ve   diğer tümünü yaktırdı . Başta  recm   ayeti olmak üzere birçok ayet bugünkü Kur’an’a dahil edilmedi.

j)      Ayetlerin sıralamasını   iniş (oluşturulma) sırasına göre değil   kendilerince önem sırasına göre yeniden düzenlediler   (Medine döneminde oluşturulan ve günlük hayatı yöneten kuralları açıklayanlar başa alındı, Tevrat’tan ve diğer kaynaklardan alınma ayetler sona atıldı).

k)    Kur’an’ı  okurken birçok konuyu anlayamayacaksınız   (”Herkes açıkça anlasın diye apaçık Arapça olarak indirdik” denmesine rağmen).

        Örneğin “Allah durup dururken Ebu  Leheb’e   niye bağırıp çağırıyor? Bu arada Ebu Leheb kim?” diyeceksiniz, ama cevabını bulamayacaksınız.

        Bu ve benzeri birçok konuyu anlayabilmek için başlardaki manevi konularda orijinal kaynaklara (Tevrat, Sümerler, Zerdüştlük,  Sabiilik   vb); günlük politikalarla ilgili konular içinse o dönemi aktaran hadisçilere başvurmak zorundasınız.

        Örneğin  Kur’an   namazı emrediyor ama nasıl kılınacağını anlatmıyor. Dolayısıyla tefsircilere ve hadis kitaplarına başvurmak zorundasınız.

        İslam temel kaynak olarak   1. derecede Kur’an ,   2. derecede hadisleri   kabul ediyor. Hadis ve tefsirlerde de en sahih (en güvenilir) olanlar başta  Buharî   ve Müslim olarak bildiriliyor.

        Burada çoğu hadisçi ve tefsircilerin kitaplarını da okuma fırsatı bulacaksınız. Ama bana sorarsanız bu kitaplar okunası şeyler değil. Sadece kaynak olarak kullanmanızı salık veririm.

        Bununla birlikte İmam Nevevî 'nin Riyâzü’s Sâlihîn yapıtının İÇİNDEKİLER kısmını okumanızı öneririm.

        Hadis kitaplarında nelerden söz edildiği konusunda bir fikir sahibi olmanızı sağlayacaktır.

        Çok ilginç konular var. Hele Yasaklar bölümünde alt başlıklara mutlaka bir göz atın.


Şimdi hep birlikte  Kur’an’ı   Diyanet İşleri Başkanlığı’nın çevirisi ve   modern tefsiri ile birlikte okuyalım.  
(Ya da dilerseniz bu sayfayı tamamen bitirelim, daha sonra kitaplara geçersiniz.)


Kur’an -ı Kerim Meâli ve Modern Tefsiri  


Kur'an-Meal & Modern Tefsir (PDF) Kur'an-Meal & Modern Tefsir (DOCX)
(Dosya boyutu: 5.59 MB)                      (Dosya boyutu: 2.45 MB)


Kur’an’ı  okuduktan sonra

Siz ne hissettiniz bilemiyorum ama Arif Tekin’in dediği gibi   insanın tüylerinin diken olmaması mümkün değil! ( Nisâ   24, Not.2 ; s.579)

Mekke dönemi ayetlerinde pek sorun yok. Sadece çelişkiler var.

Tanrı bir yerde “ ol deyince her şey oluveriyor ”, başka yerde dünyayı ve canlıları yaratmak için 4 gün uğraşıyor, evrenin kalan bölümü için 2 gün   (!)   daha uğraşıp   7. gün dinlenmeye çekiliyor. (Yasin 82, Not.2, s.119)

Birçok ayette “ Allah dilediğini hidayete erdirir, dilediğini saptırır ” diyor, öte yandan başka ayetlerde “ Kim doğru yola girerse, kendisi için girmiş olur. Kim de saparsa, ancak kendi aleyhine sapar ” diyor.

Bir ayette de “ Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Yapmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz ” diyor.

Kendisiyle çelişen bir ayet!...   ( Nahl   93, Not.1-2 )

Ama Medine’de iş çığırından çıkmış!

İnsanlar savaşa teşvik ediliyor, diğer insanları öldürmeleri emrediliyor. (Bakara 191, 192)

Hatta   ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilerek   işkenceyle öldürülmeleri emrediliyor . ( Maide   33)

Benzer katletme emirleri diğer Medine dönemi ayetleri içinde yer almaktadır (Bakara, Enfal , Al-i İmran,  Ahzab , Nisa, Muhammed,  Maide ,  Tevbe ).


Köle ve Cariye :

Savaşta ele geçirilen kadınların   cariye   ( cinsel köle ) olarak, erkek ve çocukların   köle   olarak   kullanılması, hatta satılıp gelir elde edilmesi   helal kılınıyor. ( Nisâ   24, Not.2 ; s.579)

Savaşta ele geçirilen ganimetin beşte biri mutlaka Allah’a, Peygamber’e, onun yakınlarına verilecek diyor (yetim, yoksul ve yolculara da verilecekmiş güya). ( Enfal   41)

  Ben insanım   diyenin bu ayetler karşısında tüylerinin diken olmaması mümkün değil!

Şimdi geçelim  Kur’an’ın   bir numaralı kaynağı olan   Tevrat’a .


Tevrat’ı okumadan önce

Tevrat’ın tamamını okumak bir işkence.  O nedenle tümünü okumaya kalkmasanız iyi olur.  
Bizim Tevrat dediğimiz kitabın tamamına Yahudiler “ Tanah ”, Hıristiyanlar “Eski Ahit” diyor.  Tanah   Musa’ya gelen ilk beş kitaba Tevrat diyor. Bizim Zebur dediğimiz ve Kral Davut’un yazdığı şiir tarzındaki kitaba da Yahudiler  Mezmurlar   diyor. Arada da diğer peygamberlerin ( Krallar’ın ) hikâyeleri var.

Biz şöyle yapalım : Musa’nın beş kitabını (1-Tekvin/Yaratılış, 2-Çıkış/Mısır’dan Çıkış, 3- Levililer / Levioğulları , 4-Sayılar/Çölde Sayım (burada nüfus sayımını hızlı geçmekte yarar var, ama 10 emri okuyalım), 5- Tesniye /Yasanın Tekrarı); bu arada Kral Davut’un  Uriya’nın   karısına el koyup, onun savaşta öldürülmesini sağlaması ve Davut’un farklı kadınlardan oğlu  Amnon   ile kızı  Tamar’ın  ensest   ilişkisi için 2  Samuel   kitabını (bölüm  12:2 -27 ve bölüm 13:1-37) ve bir de çok ilginç bir kitap olan Süleyman’ın Ezgiler Ezgisi kitaplarını okuyalım.


Tevrat & Zebur  


Tevrat & Zebur (PDF) Tevrat & Zebur (DOCX)
(Dosya boyutu: 4.71 MB)                      (Dosya boyutu: 1.94 MB)


Tevrat’ı okuduktan sonra

Şunları okumuş olduk:

Tekvin/Yaratılış kitabında;

·        Tanrı’nın göğü, yeri, canlıları ve sonunda kendi suretinden insanı toplam   6 günde yarattığını   ve   7. gün dinlendiğini   ( 1:1   - 2:2 arası)

·        Âdem’i topraktan yarattığını   ( 2:7 )

·        Âdem’den aldığı   kaburga kemiğinden bir kadın   ( Havva’yı )   yarattığını   ( 2:22 )

·        Âdem’in karısına (bütün insanların annesi olduğundan)   Havva   (Yaşayan) adını verdiğini ( 3:20 )

·        Âdem’in toplam 930 yıl yaşadıktan sonra öldüğünü ( 5:5 )

·        Âdem’in 8. kuşaktan torunu   Nuh’un Tufan hikâyesini   ( 6:9 -9:29 arası)

·        ( Lemek’in   oğlu)   Nuh’un 950 yıl yaşadığını   ( 9:29 )

·        Nuh’un 10. kuşaktan torunu ( Terah’ın   oğlu)   Avram   ( İbrahim Peygamber ) hikâyesini ( 11:26’dan   itibaren)

·        İbrahim'in yeğeni   Lût  peygamber   hikâyesini   ( 13:1’den   itibaren)

·        RAB Tanrı’nın İbrahim’le antlaşma yaptığını   ( 17:2’den   itibaren)

·        RAB Tanrı’nın   İbrahim’le antlaşmasını onunla ve onun soyuyla kuşaklar boyunca, sonsuza dek sürdüreceğini, onun ve ondan sonra da   onun soyunun Tanrısı olacağını ( 17:7 -8).

·        Antlaşmanın koşulunun ve   belirtisinin erkeklerin sünnet olması olduğunu ( 17:10 -11)

·        İbrahim'in oğlu İshak'ın öyküsünü   ( 25:19 )

·        İshak’ın oğlu   Yakup peygamberin   ( İsrail’in )   hikâyesini   (doğumu  25:28 , hikayesi 27:1’den itibaren)


Çıkış/Mısır’dan Çıkış kitabında ;

·        Yakup’tan (İsrail’den) sonra onun (ve dedesi İbrahim’in) soyuna İsrailoğulları dendiğini ( 1:1 )

·        Yakup’un oğlu   Yusuf’un hikâyesini   (doğumu  35:24 , hikayesi 37:2’den itibaren)

·        Firavun’un Mısır’da doğan her İbrani erkek çocuğun öldürülmesini (Nil’e atılmasını) emrettiğini ( 1:22 )

·        Levioğullarından   ( Levililer’den ) bir kadının hasır bir sepet içinde Nil’e bırakarak hayatta kalmasını sağladığı oğlu   Musa’nın hikâyesini ( 2:1’den   itibaren)

·        Musa-Firavun ve Mısır’dan çıkış hikâyesini


Levioğulları   kitabında ;

·        RAB’a  sunulacak sunu ve kurbanların ne olacağı , nasıl kesilip sunulacağı, sunuluğa yaklaşma yasağı vb   tuhaf kuralları ,


Çölde Sayım/Sayılar kitabında;

·        Çölde nüfus sayımını ve Kenan ülkesine (vaat edilen topraklar)’a yerleşme hikâyesini,

·        RAB’ın  Musa’ya verdiği 10 emir’i , ( 21:1 -23:21 arası)


Tesniye /Yasanın Tekrarı kitabında;

·        Kuralların tekrarını


Yeşu   kitabında;

·        RAB’ın   kulu Musa'nın ölümünden sonra onun yardımcısı Nun oğlu Yeşu ( Hoşea )' peygamber yapışını ( 1:1 )


1-2  Samuel , 1-2 Krallar, 1-2 Tarihler vb kitaplarda;

·        Aradaki diğer  Krallar’ın   (peygamberlerin) soyağacını,


1 Tarihler kitabında;

·        Kral  Saul  RAB’e   ihanet ettiği için  RAB’ın   onu öldürdüğünü ve   Krallığını da İşay oğlu Davut'a devrettiğini ( 10:13 )


Süleyman’ın Ezgiler Ezgisi kitabında;

·        Müstehcen bir aşk hikâyesini ,


Mezmurlar /Zebur kitabında;

·        İşay   oğlu   Kral Davut’un   ( Davut Peygamber’in )   dualarını   (şiirlerini)...

...okumuş olduk.

Şunlar dikkatinizi çekti mi bilmiyorum:  
( kısa tutmaya çalıştım, ama olmadı, çok ilginç konular )

Tekvin/Yaratılış kitabında;

·        İbrahim ( Avram ) karısı Saray’ı firavuna  kızkardeşi   olarak tanıtıyor. (Tekvin  12:10 -15)

·        Saray (Sara)  Avram’a   “cariyem  Hacer’le   yat çocuk sahibi olalım” diyor, İsmail doğuyor. (Tekvin  16:2 -11)

·        Lût  peygamberin kızları   soylarını yaşatmak için babalarıyla ensest  ilişki kurup hamile kalıyorlar. (Tekvin  19:31 -37)

·        İbrahim Firavun’dan korkuyor ve karısı için “ kızkardeşim ” diyor (Tekvin  20:2 -13)

·        Sara İbrahim’e “Cariyeyle oğlunu kov, İshak’ın mirasına ortak olmasın” diyor. (Tekvin  20:10 )

·        İbrahim oğlu İshak’ı kurban ediyor, tanrı koç gönderiyor. (Tekvin  22:1 -13)

·        İshak korkudan karısını  kızkardeşi   olarak tanıtıyor. (Tekvin  26:6 -9)

·        Büyük kız evlenmeden küçük kız verilmez   âdeti o zamandan kalmaymış. (Tekvin  29:26 )

·        Rahel  Yakub’a   “cariyemle yat çocuk doğursun, aile kurayım diyor (İbrahim’le aynı hikâye). (Tekvin  30:3 )

·        Yakup’un karısı  Rahel , öteki karısı  Lea’ya   “oğlunun adamotuna karşılık kocam bu gece seninle yatsın” diyor. (Tekvin  30:15 )

·        Tanrı'yla, insanlarla güreşip yendiği için Yakup’un adı İsrail oluyor. (Tekvin 32: 28; 35: 10)

·        Yakup’un oğullarından Yahuda ,   gelini   Tamar’ı   (ölen oğlu Er’in karısı)   fahişe zannedip onunla yatar . Yaklaşık üç ay sonra  Yahuda'ya   “Gelinin  Tamar   zina etmiş, şu anda hamile” diye haber verirler.  Yahuda   "Onu dışarıya çıkarıp yakın" der. Tamar yattığı kişinin eşyalarını gösterir,  Yahuda   kendisi olduğunu anlar, bir daha onunla yatmaz.  Tamar   bu ilişkiden  Peres   ve  Zerah   adlı ikizleri doğurur. (Tekvin  38:15 -30)

·        Yusuf kardeşlerini ağırlar ertesi gün uğurlar. Kardeşlerden  Benyamin   Yusuf’un şarap içip, fal baktığı kâsesini çalar. Yusuf kâsesinin kaybolduğunu fark edince kâhyasını peşlerine salar.  Kâseyi  çalan  Benyamini   köle yaparak cezalandırır, diğerlerini bağışlayıp babalarına yollar. (Tekvin  43:33 -34; 44:1-17)

Demek ki Yusuf fala bakarmış!


Çıkış/Mısır’dan Çıkış kitabında ;

·        Musa adam öldürüp, gizlice kuma gömüyor . (Çıkış  2:12 )

·        Musa’nın sihirleri ; değneği yılan olur, elini koynuna koyunca deri hastalığına yakalanmış gibi bembeyaz olur, ırmaktan alıp toprağa döktüğü su kan olur! (Çıkış  4:1 -9)

·        Musa’nın sihirleri ; aynı hikâye tekrarlanır. (7: 9-25)

·        RAB Musa’ya “ Firavunla görevlilerini inatçı yaptım ” diyor. (Çıkış 10: 1;  10:27 ; 11: 10; 14: 4; 14: 17)

·        Musa’nın sihirleri ;  kızıldenizi   değnekle ikiye bölüyor. (Çıkış  14:16 -31)

·        RAB Musa’ya “Aşağı inip halkı uyar, sakın beni görmek için sınırı geçmesinler, yoksa birçoğu ölür” diyor. (Çıkış 19:21 -22)

RAB niye görülmekten bu kadar korkuyor dersiniz?!!

·        RAB Musa’ya “Rab benim, benden başka tanrın olmayacak, put yapmayacaksın, onlara tapmayacaksın” diyor. (Çıkış 20:2 -5)

RAB niye başka ilahlara tapılmasından bu kadar korkuyor dersiniz?!!

·        Halk Musa’ya “Bizimle sen konuş, dinleyelim, ama Tanrı konuşmasın, yoksa ölürüz” diyor. Musa onlara “Tanrı sizi denemek için geldi, Tanrı korkusu üzerinizde olsun, günah işlemeyesiniz diye” diyor. (Çıkış 20: 19-20)

·        RAB Musa aracılığıyla İsraillilere ilkeleri bildiriyor . (Çıkış  21:1 -23:21 arası)

(İlkelerden örnekler )

·        Köle değnekle dövülürken öldürülürse, döven cezalandırılacak. (Çıkış  21:20 )

·        Ama köle hemen ölmez iki gün sonra ölürse ceza verilmez. (Çıkış  21:21 )

·        Göze göz, dişe diş kısas uygulanacak. (Çıkış  21:26 -34)

·        “Eğer biri nişanlı olmayan bir kızı aldatıp onunla yatarsa, başlık parasını ödemeli ve onunla evlenmelidir. Babası kızını ona vermeyi reddederse, adam normal başlık parası neyse onu ödemelidir. (Çıkış  22:16 -17)

Demek ki “ başlık parası ” da o zamanlardan kalma bir âdetmiş.

·        Altı gün çalışacak, yedinci gün dinleneceksin. Çıkış 23: 12

·         RAB “ Kimse huzuruma eli boş çıkmasın ” diyor !!!   (Çıkış  23:15 )   Sömürüye bakın!

·        “Toprağınızın seçme ilk ürünlerini Tanrınız  RAB'bin   Tapınağı'na getireceksiniz.” (Çıkış  23:19 )

·        “Onların ilahlarına tapmayacaksınız, ilahları yok edecek, dikili taşlarını parçalayacaksınız.” (Çıkış  23:24 )

·        Onların ilahlarıyla antlaşma yapmayacaksınız , ülkenizde barındırmayacaksınız, yoksa günah işletirler, ilahlarına taparsanız size tuzak olur.” (Çıkış  23:32 -33)

·        RAB Musa'ya “ Bana uzaktan tapın . Yalnız sen bana yaklaşacaksın. Ötekiler yaklaşmamalı. Halk seninle dağa çıkmamalı." (Çıkış 24:1-2)   Acaba neden?!!

·        RAB Musa'ya şöyle dedi : “ İsrailliler'e  söyle, bana armağan getirsinler . Gönülden veren herkesin armağanını alın. Onlardan alacağınız armağanlar şunlardır: Altın, gümüş, tunç; lacivert, mor, kırmızı iplik; ince keten, keçi kılı, deri, kırmızı boyalı koç derisi, akasya ağacı, kandil için zeytinyağı, mesh yağıyla güzel kokulu buhur için baharat,  başkâhinin  efoduyla   göğüslüğü için oniks ve öbür kakma taşlar. Aralarında yaşamam için bana kutsal bir yer yapsınlar. Konutu ve eşyalarını sana göstereceğim örneğe tıpatıp uygun yapın. Akasya ağacından bir sandık yapsınlar. Boyu iki buçuk, eni ve yüksekliği birer buçuk arşın olsun. İçini de dışını da saf altınla kapla. Çevresine altın pervaz yap. Dört altın halka döküp dört ayağına tak. İkisi bir yanda, ikisi öbür yanda olacak.” ...  devam   eder gider. (Çıkış  25:1 -12 ve devamı)

·        RAB “Günah bağışlatmak için   günah sunusu olarak her gün bir boğa sunacaksın ” diyor. (Çıkış  29:36 )

·        RAB   İsrailliler arasında yaşayacak, onların Tanrısı olacağım . Anlayacaklar ki, aralarında yaşamak için onları Mısır'dan çıkaran Tanrıları RAB benim. Tanrıları RAB benim.” (Çıkış  26:45 -46)

·        RAB Musa’ya   İsrailliler'den  bedel olarak verilen paraları toplayacaksın , Buluşma Çadırı'nın hizmetinde kullanacaksın. Bu paralar canlarınızın bedeli olarak ben, RAB'be İsrailliler'i hep anımsatacak." (Çıkış  30:16 )

·        Şabat  dinlenme   (yedinci)   günü çalışan kesinlikle öldürülecek .” (Çıkış  31:13 -15)

·        Harun altınları topladı , oymacı aletiyle   buzağı biçiminde dökme bir put yaptı . Halk “ Ey İsrailliler, sizi Mısır'dan çıkaran Tanrınız budur! ” dedi. (Çıkış 32: 4)


Acaba neler oluyor ? Hem Musa hem de Harun’un Tanrı elçisi olduğuna inanılıyorsa, Harun durup dururken ne diye kardeşi Musa’yı ekarte edip kendine yeni bir din yaratıyor acaba? Sunuları tek başına almak için olabilir mi? Bilmiyorum, ben anlamadım.


·        Musa şöyle dedi : “ İsrail'in Tanrısı RAB diyor ki , < Herkes   kılıcını kuşansın. Ordugâhta  kapı  kapı  dolaşarak kardeşini, komşusunu, yakınını öldürsün .> “

Levililer   Musa'nın buyruğunu yerine getirdiler.   O gün halktan üç bine yakın adam öldürüldü .

·        Musa, “Bugün kendinizi  RAB'be   adamış oldunuz” dedi, “ Herkes öz oğluna, öz kardeşine düşman kesildiği için bugün RAB sizi kutsadı .” (Çıkış  32:27 -29)

·        RAB “Siz inatçı halksınız, bir an aranızda kalsam sizi yok ederim. Şimdi üzerinizdeki takıları çıkarın, size ne yapacağıma karar vereyim.” (Çıkış  33:5 )

RAB takılara fena takmış görünüyor!

·        “Ancak yüzümü görmene izin veremem, çünkü yüzümü gören yaşayamaz.” (Çıkış  33:20 ) Acaba neden? NEDEN?

·        “Başka ilahlara tapmayacaksınız. Çünkü ben adı Kıskanç bir  RAB'bim , kıskanç bir Tanrı'yım.” (Çıkış 34:14) Tanrım bu nasıl bir hikayedir böyle?!!

·        RAB   Kimse huzuruma eli boş çıkmasın .” (Çıkış  34:20 )

·        Emirler, emirler, emirler...   (Çıkış  35:1’den   itibaren)

·        “Yedinci gün sizin için kutsal  Şabat ,  RAB'be   adanmış dinlenme günü olacaktır.   O gün çalışan herkes öldürülecektir .” (Çıkış  35:2 )

·        Aranızda armağanlar toplayıp RAB'be  sunacaksınız . İstekli olan herkes RAB'be altın, gümüş, tunç; lacivert, mor, kırmızı iplik; ince keten, keçi kılı, deri, kırmızı boyalı koç derisi, akasya ağacı armağan etsin” ve devam eder... (Çıkış 35: 5’ten itibaren)


Levioğulları   kitabında ;

·        Çok kutsal olan   suç sunusunun yasası ... ( Levililer  7:1’den   itibaren)

·        Erkek ya da kız doğuran kadınla ilgili yasa :

RAB Musa'ya şöyle dedi: “İsrail halkına de ki: Bir kadın hamile kalıp erkek çocuk doğurursa, âdet gördüğü günlerde olduğu gibi yedi gün kirli sayılacaktır. Çocuk sekizinci gün sünnet edilmeli. Kadın kanamasından paklanmak için otuz üç gün bekleyecek. Pak sayılması için geçmesi gereken bu günler doluncaya dek kutsal bir şeye dokunmayacak, tapınağa girmeyecek. Ancak, kız çocuk doğurursa, âdet gördüğü günler gibi iki hafta kirli sayılacaktır. Kanamasından paklanmak için altmış altı gün bekleyecektir. Erkek ya da kız çocuk doğuran kadının temiz sayılması için geçmesi gereken günler dolunca, yakmalık sunu olarak bir yaşında bir kuzu, günah sunusu olarak bir güvercin ya da bir kumru getirip Buluşma Çadırı'nın giriş bölümünde kâhine verecektir. Kâhin bunu  RAB'bin   huzurunda sunacak ve kadını arıtacak. Böylece kadın kanamasından temizlenmiş sayılacak. Erkek ya da kız doğuran kadınla ilgili yasa budur. ( Levililer  12:1 -7)

·        Deri hastalığı durumunda yapılacaklar yasası: ( Levililer  13:1’den   itibaren)

·        RAB Musa'yla Harun'a şöyle dedi: “İsrail halkına deyin ki:   Adamın erkeklik organında akıntı varsa, akıntı kirlidir . Akıntı ister devam etsin, ister kesilsin adamı kirletir.”  (Levililer  15:1 -3 ve devamı)

·        “Âdet gördüğü için kan kaybeden kadın yedi gün kirli sayılacak. Ona dokunan da akşama kadar kirli sayılacak.” ( Levililer  15:19   ve devamı)

·        Benim kurallarımı yerine getirecek, ilkelerime göre yaşayacaksınız. Tanrınız RAB benim . ( Levililer  18:4   ve devamı)


Çölde Sayım/Sayılar kitabında;

·        RAB Musa’ya   “Sen ve Harun İsrail topluluğunun bütün boylarıyla ailelerinin sayımını yapın. Bütün erkekleri bir  bir  sayıp adlarını yazın.   İsrailliler'den  savaşabilecek durumda yirmi ve daha yukarı yaştaki bütün erkekleri sayıp bölüklere ayırın .” (Sayılar  1:2 )

·        Kıskançlık sunusu:

“Kıskançlık yasası budur. Bir kadın yoldan çıkar, kocasıyla evliyken kendini kirletirse, ya da bir   koca karısını kıskanır, ona karşı yüreğinde kuşku uyanırsa , kâhin kadını RAB'bin önünde durduracak, bu yasayı ona uygulayacak.   Kocası herhangi bir suçtan suçsuz sayılacak, kadınsa suçunun cezasını çekecek .” (Sayılar  5:12 -20)

·        İsrail'de miras bir oymaktan diğerine geçmeyecek Kızlar kendi oymağında evlenecek. (Sayılar  36:7 -8)


Tesniye /Yasanın Tekrarı kitabında;

·        RAB   Hiçbir tanrı   Tanrınız RAB'bin  Mısır'da gözlerinizin önünde sizin için yaptığı gibi denemelerle, belirtilerle, şaşılası işlerle, savaşla, güçlü ve kudretli elle, büyük ve ürkütücü olaylarla gidip başka bir ulustan kendine bir ulus almaya   kalkıştı mı ?   Bu olaylar  RAB'bin   Tanrı olduğunu ve O'ndan başkası olmadığını bilesiniz diye size gösterildi. O sizi yola getirmek için gökten size sesini duyurdu. Yeryüzünde size büyük ateşini gösterdi. Ateşin içinden size sözlerini duyurdu.” ( Tesniye  4:34 -36)


Dikkatinizi çekerim ; “ Hiçbir tanrı benim yaptığımı yaptı mı? ” diyor !!!   Başka ilahlara tapmayın ” demesinden de anlaşıldığı gibi,   o dönem her yerde ilah var . Sanki “ En ilahi ilah benim ” yarışması var.

Olay o kadar açık ki!   Bu kitaplar tanrı sözü falan değil düpedüz insanları yönetme ve sömürme çabasındaki kralların sözleri ve kurallarıdır .


·        Levirat   evliliği :

“Birlikte oturan kardeşlerden biri oğlu olmadan ölürse, ölenin dulu aile dışından biriyle evlenmemeli. Ölenin kardeşi dul kalan kadına gidecek. Onu kendine karı olarak alacak, ona kayınbiraderlik görevini yapacak.

Kadının doğuracağı ilk oğul, ölen kardeşin adını sürdürsün. Öyle ki, ölenin adı İsrail'den silinmesin.

Ama adam kardeşinin dul karısıyla evlenmek istemiyorsa, dul kadın kent kapısında görev yapan ileri gelenlere gidip şöyle diyecek: <Kayınbiraderim İsrail'de kardeşinin adını yaşatmayı kabul etmiyor. Bana kayınbiraderlik görevini yapmak istemiyor.>

Kentin ileri gelenleri adamı çağırıp onunla konuşacaklar. Eğer adam, <Onunla evlenmek istemiyorum> diye üstelerse, kardeşinin dul karısı ileri gelenlerin önünde adamın yanına gidecek, onun ayağındaki çarığı çıkaracak, yüzüne tükürecek ve, <Kardeşine soy yetiştirmek istemeyen adama böyle yapılır> diyecek.” Adamın soyu İsrail'de < Çarığı çıkarılanın soyu > diye bilinecek. ( Tesniye  25:5 -10)

·        “Eğer iki adam kavgaya tutuşur da   birinin karısı kocasını dövenin elinden kurtarmak için gelip   elini uzatır,   öbür adamın erkeklik organını tutarsa , kadının elini keseceksiniz ; ona acımayacaksınız.” ( Tesniye  25:11 -12)


2  Samuel   kitabında;

·        Kral   ( Peygamber )   Davut   ordu komutanlarından   Uriya’nın  karısını yıkanırken görüp beğenir   ve kim olduğunu öğrenir,   buna rağmen onunla yatar . Uriya’yı savaşa gönderir gönderirken cephe komutanı  Yoav’a   iletmesi için bir mektup verir. Mektupta şöyle der: “ Uriya'yı  savaşın en şiddetli olduğu cepheye yerleştir ve yanından çekil ki,vurulup ölsün .”  Uriya   ölür, karısının yas süresi geçince Davut onu karısı olarak alır. (2  Samuel  12:2 -27)

·        Kral   ( Peygamber )   Davut ’un oğlu  Amnon’un   Davut’un başka kadından kızı (kan bağı olan  kızkardeşi )  Tamar’la ensest  ilişkisi : Davut'un oğlu Avşalom'un Tamar adında güzel bir  kızkardeşi   vardı. Davut'un başka bir oğlu, Amnon Tamar'a gönül verdi. Amnon üvey  kızkardeşi  Tamar   yüzünden yatağa düşecek kadar üzüntüye kapıldı. (...)  Amnon  Tamar'ı   yakalayarak, “ Gel, benimle yat, kızkardeşim ” dedi.  Tamar   Hayır, kardeşim, beni zorlama! Bu iğrençliği yapma! ” dedi. Ne var ki, Amnon Tamar'ı dinlemek istemedi. Daha güçlü olduğu için onunla zorla yattı .

Kardeşi   Avşalom  Tamar’a   Haydi, kızkardeşim , sesini çıkarma. O senin üvey kardeşindir. Bu olayın üzerinde durma ” dedi. Daha sonra Avşalom hizmetkârlarına buyruk verip   Amnon'u  öldürtür .

Avşalom  Geşur   Kralı  Ammihut   oğlu  Talmay'ın   yanına kaçar.   Kral Davut ise oğlu Amnon  için sürekli yas tutar . (2 Samuel  13:1 -37)


Süleyman’ın Ezgiler Ezgisi kitabında ;

·        Beni dudaklarıyla öptükçe öpsün!  Çünkü aşkın şaraptan daha tatlı.  ( 1:2 )

·        Al kurdele gibi dudakların, Ağzın ne güzel!  Peçenin ardındaki yanakların Nar parçası sanki.  ( 4:3 )

·        Sanki bir çift geyik yavrusu memelerin Zambaklar arasında otlayan İkiz ceylan yavrusu. ( 4:5 )

·        Ey yavuklum, bal damlar dudaklarından, Bal ve süt var dilinin altında, Lübnan'ın kokusu geliyor giysilerinden! ( 4:11 )

·        Peçenin ardındaki yanakların Nar parçası sanki.  ( 6:7 )

·        Ne güzel sandaletli ayakların, Ey soylu kız! Mücevher gibi yuvarlak kalçaların, Usta ellerin işi. ( 7:1 )

·        Karışık şarabın hiç eksilmediği Yuvarlak bir tas gibi göbeğin. Zambaklarla kuşanmış Buğday yığını gibi karnın. ( 7:2 )

·        Sanki bir çift geyik yavrusu memelerin, İkiz ceylan yavrusu.  ( 7:3 )

·        Hurma ağacına benziyor boyun, Salkım  salkım  memelerin. ( 7:7 )

·        "Çıkayım hurma ağacına" dedim, "Tutayım meyveli dallarını." Üzüm salkımları gibi olsun memelerin, Elma gibi koksun soluğun, ( 7:8 )

·        Bağlara gidelim sabah erkenden, Bakalım, asma tomurcuk verdi mi? Dalları yeşerdi mi, Narlar çiçek açtı mı, Orada sevişeceğim seninle. ( 7:12 )

·        Keşke kardeşim olsaydın , Annemin memelerinden süt emmiş.   Dışarıda görünce öperdim seni , Kimse de kınamazdı beni. ( 8:1 )


İşte bunlar Tevrat’taki “tanrı sözleri”dir .

Dahası   Kur’an  ve İncil de bunları onaylamaktadır !   ( örneğin; Bakara 41: “ Elinizdeki Tevrat’ı tasdik edici olarak indirdiğimize  ( Kur’an’a )   iman edin .” Zaten  Kur’an’ın   %70’i Tevrat’tan alınmıştır. )

Kur’an’ın   bazı ayetlerinde de (Bakara 75, Nisa 46,  Maide   13, 41) Allah “ Yahudiler Tevrat’ı tahrif ettiler, Tevrat, Allah’tan gelen Tevrat değildir ” diyor.

Oysa   elimizde var olan Tevrat kitabı ,   MÖ 6. asırda   Ezra ” adında bir kâhin tarafından yazılmış,   MS 1. Asırda Jamnia’da   toplanan bir Yahudi din heyeti tarafından   son şeklini almıştır . (bkz. Arif Tekin,   Sümerlerden İslam'a Kutsal Kitaplar ve Dinler ,  pdf -s.42-44)

Yani,   Muhammed’den 12 asır Önce Tevrat yazılı hale getirilmiş   ve bugüne kadar korunan bir belge olarak devam edegelmiştir . (bkz. Arif Tekin,   Kur'an'ın Kökeni,  pdf -s.26-27)


Tevrat’la ilgili son notlar ve alternatif kaynaklar:

Süleyman’ın Ezgiler Ezgisi’nin  Sümerler’deki   Kökeni : Bu yüzyılın ilk yarısından sonra, özellikle İstanbul Arkeoloji Müzeleri arşivindeki  Sumer   edebi metinleri okunup çözülünce, “ Süleyman’ın Şarkılar Şarkısı ”ndaki şiirlere benzer şiirler bulundu. Yapılan incelemelerde bunların,   Sumerlilerin  yeniyıl  bayramlarında, sazlar eşliğinde söylenen şarkılar ve ilahiler olduğu anlaşıldı .

Bu şiirlerin de Sümer Aşk Tanrıçası  İnanna   ile Çoban Tanrısı Dumuzi’nin aşk hikâyesinden türemiş farklı bir versiyon   olduğu anlaşıldı.

Ülkemizde mayıs ayı başında bahçelerde, hatta mezarlıklarda ( Tahtakuşlar   köyünde) kutlanan Hıdrellez şenlikleri bu kutsal evlenme törenlerinin bir devamı gibi görünüyor. Çünkü şenlik, Hızır ile İlyas Peygamber’in bir araya gelmesi nedeniyle yapılıyor. Ayrıntılar için bkz. Muazzez İlmiye Çığ,   Kuran, İncil ve Tevrat’ın Sumerdeki Kökeni , ( pdf -s.61-66).

İbrahim Peygamber hikâyesinin  Sümerler’deki   Kökeni : Yahudilerin, Hıristiyan ve Müslümanların atası olarak kabul edilen İbrahim Peygamber  hikâyesi  de aslında Sumerler’in  İnanna - Dumuzi   hikâyesi ve kutsal evlenme törenlerine dayanıyor. Burada yalancılık, bencillikle suçladığımız İbrahim Peygamber’in hiç de öyle günahkâr olmadığını Kumran   yazıtı bize açıkladı. Üç ayrı şekilde verilen bu hikâyenin Sumer bereket kültü olan “kutsal evlenme” ile ilişkisine gelince, şöyle bir karşılaştırma yapalım... ayrıntılar   için bkz. Muazzez İlmiye Çığ,   age , ( pdf -s.76-84).

Lût   Peygamber ve kızları hikâyesinin  Sümerler’deki   Kökeni : Bu  hikayenin   Kenan efsanesinin biraz farklı bir versiyonu olduğu düşünülüyor. Kenan Tanrısı El iki kadın yaratıyor,   ki bunlar aynı zamanda onun kızları da sayılıyor. El bu iki kadınla yatarak cinsel gücünü uyandırmaya çalışıyor.  ayrıntılar   için bkz. Muazzez İlmiye Çığ, age , ( pdf -s.76-84).



Kuran, İncil ve Tevrat’ın Sumerdeki  Kökeni
Muazzez İlmiye Çığ  


Muazzez İlmiye Çığ-Kuran, İncil ve Tevratın Sumerdeki Kökeni (PDF) Muazzez İlmiye Çığ-Kuran, İncil ve Tevratın Sumerdeki Kökeni (DOCX)
(Dosya boyutu: 1.53 MB)                      (Dosya boyutu: 0.80 MB)


Tevrat’ı okumakta güçlük çekenler Prof. Dr. İlhan  Arsel’in   Tevrat ve İncilin Eleştirisi ” kitabına göz atabilirler.


Tevrat ve İncilin Eleştirisi
Prof. Dr. İlhan Arsel  


İlhan Arsel-Tevrat ve İncil'in Eleştirisi (PDF) İlhan Arsel-Tevrat ve İncil'in Eleştirisi (DOCX)
(Dosya boyutu: 0.97 MB)                      (Dosya boyutu: 0.37 MB)

Şimdi kısaca   İncil’e de bir göz atalım .


İncil’i okumadan önce

İncil Tevrat’ı “tanrı sözü” olarak kabul ediyor ancak “ ben onu tamamlamaya geldim ” diyor.  
Tevrat “ Tanrı’nın eski antlaşmasıdır ” diyor ve onu “ Eski Ahit ” olarak adlandırıyor.  
Tanrı İsa ile yeni bir antlaşma yaptı ” diyor ve   İncil’e   de “ Yeni Ahit ” diyor.  
Eski ve Yeni Ahit’i bir araya getirip buna da “ Kitab -ı Mukaddes ” ( Kutsal Kitap ) diyor.

İlk İncil Matta’yı  okumanız yeterlidir . Takip eden   diğer üç İncil benzerdir . Sonraki Mektuplar ise İsa’dan sonra İsa’yı anlatan havarilerin, hikâyecilerin hikâyeleridir. İlginizi çekiyorsa hepsini okuyabilirsiniz.  Bence Matta yeterli.


İncil  


İncil (PDF) İncil (DOCX)
(Dosya boyutu: 2.16 MB)                      (Dosya boyutu: 0.79 MB)

Tüm Kutsal Kitapları okuduktan sonra

Şunu görmüş olduk :

-Tüm dinlerin ortak görüşü:   Tüm insanlar doğuştan günahlıdır, kurtulmak için din lazım !

-Tüm dinlerde tanrı kıvranır durur:   Tek ilah benim, başka ilaha tapma, yalnız benden kork !

Çünkü ortam ilah doluydu o zaman Herkesin taptığı başka bir ilah vardı .

Tek başına bu bile   dinlerin yaratıcı bir Tanrı tarafından oluşturulmadığının , dönemin ileri gelenlerinin gerek   korku ve umut vererek , gerekse   kaba kuvvetle insanların sadece kendi yarattıkları efsanelere (tanrılara) inanmalarını sağlayıp, onları   elçi sıfatıyla kendilerine kul köle yapıp   yönetmek için uydurduğu   birer hikâye olduklarının açık kanıtıdır .

Yoksa yaratıcı bir ilah için kabul edilemez bir tavırdır bu .


Eğer dinler gerçek olsaydı halimiz ne olurdu?

Ömrümüz yüzlerce cilt, yüz binlerce sayfa hadis kitabı ezberlemekle geçerdi .

Hele Tevrat’taki gibi kralların (peygamberlerin ki tarihte 124 bin peygamber olduğu söyleniyor) hikâyeleri ve soy kayıtları aynı şekilde devam etseydi   bugün milyonlarca insan adı okumak gerekecekti ki bu da mümkün olmayacaktı .

Şimdi   eleştiri kitaplarına geçebiliriz .


Kutsal Kitapların Eleştirileri

Gerçi şu ana kadar okuduklarımızla “bu kadar yeter” demek mümkün. Ama aklımızı “iman zinciriyle kilitlemişsek” bunlar da yeterli olmayabilir. Bu durumda şu klasörde yer alan eleştiri kitaplarını okumakta da fayda var: (Tabi önce sayfayı tamamlamaya karar vermişsek sayfayı bitirince ilk olarak Kur'an Meali ve Modern Tefsirini okumamız gerektiğini unutmayalım.)


KUTSAL KİTAP ELEŞTİRİLERİ

Peki durum buysa olay nedir? Biz neyiz? Ruh ne?

En başta prensip olarak anlaştığımız gibi “bir tanrının varlığı ya da yokluğu konusunda kimsenin kimseye herhangi bir kanıt sunması olasılığı olmadığı” gibi, bu soruların da cevabı yoktur.

Bununla birlikte bilimsel çalışmalar evrenin 13,7 milyar yıl önce “ büyük patlama ” ile oluştuğunu kanıtlamış, bugünlerde “ Tanrı parçacıkları ” üzerinde çalışmaktadır.

Öte yandan   felsefe de hayata anlam vermek için zihinsel çalışmalar yürütmektedir .


Ben zaten şeriatçı değilim, böyle kalsam olmuyor mu?

Olmuyor...

Çoğu insan “ Müslümanım ” der ama aslında Müslüman değildir. Çoğunluk (farkında bile olmadan) kendi dinini yaratmış, kendi sistemini yaşamaktadır.  
Görünürde sorun yaratmadığı sanılan   bu durumun önemli bir sakıncası var :  
“Ben  Müslümanım ” dediğiniz sürece  İslamı   onaylamış oluyorsunuz. Her ne kadar onun insanlık dışı kurallarını kabul etmeseniz de İslam sizden güç alıyor.

Yarın bir gün çocuklarınız size “dininizi tam anlamıyla bilmediğinizi” söyleyip “Asıl İslam budur” diyerek sizin onaylamadığınız kuralları uygulayan biri olabilir. O aşamada “Hayır bizim dinimiz bu değildir” deme şansınız da yoktur. Çünkü inandığınız(ı sandığınız) kitap ortada ve çocuğunuza “biz  Müslümanız ” dedikten sonra onun bu kitaptaki emirlere koşulsuz itaat etmesine engel olamazsınız.

Maalesef bugün ülkemizde küçücük çocukların beyinleri bu sahte inançlarla zehirleniyor. Onlar bu ülkedeki herkesi Müslüman sanıyor ve “ Müslümanız   ama büyüklerimiz dinlerini tam anlamıyla bilmiyorlar, dinimizi biz yüceltelim” düşüncesiyle ülkemizi daha da karanlık günlere götürme potansiyelini taşıyorlar. Elbette bu sistemden çıkarı olanlar onları sistemli bir şekilde eğitiyorlar. Bunun önüne geçmenin tek yolu, aklı başında herkesin din sistemine itiraz etmesi, bu sistemleri kökten reddetmesidir.


Ateistler manevi açıdan daha güçlüdür

Derler ki “dindarlar manevi yönden güçlüdür”. Bana sorarsanız durum tam tersidir:  
Ateistler   manevi yönden çok güçlü insanlardır.   Zor anlarında sığınılacak bir tanrıya ihtiyaç duymazlar .  
Onları “ sahte cennet ”le kandırmak mümkün olmadığı gibi “ sahte cehennem ”le korkutmak da mümkün değildir.
Dahası ve en önemlisi “ ölümden sonra yok olup gitmekten korkmazlar ”.

Bu nedenle   adaleti öte dünyaya bırakmazlar, bu dünyada adalet isterler .

Dindarlar   ise “ ölümden sonra yok olup gitmeyi kabul edemezler ” ve mutlaka bir cevap “ bir açıklama isterler ”.

Ve doğru ya da mantıklı olsun ya da olmasın bulabildikleri herhangi bir açıklamaya dört elle ve körü körüne sarılırlar .

Öte dünya yalanına kanıp, bu dünyada sömürülmeye mahkum olurlar .


Ne yapmalı?

İnancınız sarsıldı ve boşluk, hiçlik (nihilizm) duygusuna kapıldıysanız şöyle bir nefes alın, sakin olun. Hayatınızda ani ve önemli değişiklikler yapmayın !

Bir süre kendinizi dışarıdan izlemeye çalışın ve hayatınıza “ anlam ” katmaya çalışın.

Tanrı inancınızı kaybetmek zorunda değilsiniz . Bir tanrı varsa o sizi anlayacaktır. Yoksa zaten her ne olacaksak o olacağız. Bunu sürecin kendisine bırakın!

Bugüne kadar milyonlarca yıldır yaşamış atalarımız ne olduysa biz de o olacağız.   Korkmayın!

Muhtemelen   doğmadan önce ne idiysek öldükten sonra da o olacağız . Bu sizi korkutmasın,   tamamen yok olmak zorunda değiliz .   Belki başka bir bilinç düzeyinde varlığımızı sürdüreceğiz . Öldükten sonra belki doğmadan önceki bilinç düzeyimize geri döneceğiz. Belki bu yaşamımız asıl bilinç düzeyindeki yaşamımızda bir rüyadır. Belki ölünce rüyadan uyanıp asıl bilinç düzeyimizde yaşamımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz.   Her şey mümkün, yeter ki siz buna inanın Düzmece sömürü kitaplarını bırakın , güzel şeyler düşünün.

Daha güzel bir dünya mümkün, buna inanın .

Bazı insanlar kutsal denilen bu kitaplarda yazanların sorunlu kurallar olduğunu kabul etmekle birlikte “ateş olmayan yerden duman çıkmaz” misali   bu kitaplarda bir şifre olduğuna inanır   ve tanrıya (gerçeğe) ulaşmak için bu şifreleri çözmeye çalışır.

Şunu bir daha netleştirelim:   Bu kitaplarda anlatılanlar   yaratıcı bir Tanrı’ya   mal edilemez .

Maalesef bu kitaplardan Tanrı çıkmaz !


Kendi tanrınızı yaratın!

Ama siz kendi tanrınızı kendi dininizi yaratabilirsiniz. Mevcut dinler ve tanrılardan daha iyi olacağı kesin.

En iyisi siz din  min   yaratmayın   sadece tanrı yaratın , bu size yeter! Onunla iletişim kurun, ona dua edin.

Herhangi bir işi yapmak için önce inanmak gerek deriz ya durum budur.

İnanın yararlı olacaktır .

Çağdaş Yazar  
29 Ocak 2016





Bu sayfayı PDF ve WORD formatında bilgisayarınıza indirebilirsiniz.
Maneviyat Kütüphanesi (PDF) Maneviyat Kütüphanesi (DOCX)
(Dosya boyutu: 0,40 MB)                      (Dosya boyutu: 0,25 MB)
Free Web Hosting